HALİL KADI konuştu; FETÖ'NÜN ADANA YAPILANMASI deşifre oldu!
HALİL KADI konuştu; FETÖ'NÜN ADANA YAPILANMASI deşifre oldu!
Adana'da Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında hakkında yakalama kararı olan ve örgütün para kasası olduğu iddia edilen hakkında yakalama kararı bulunan iş adamı Halil Kadı (62) teslim olup, tutuklanarak itirafçı oldu. Kadı, örgütün Adana yapılanmasıyla ilgili şok itiraflarda bulunup, örgütle bağlantısı olduğunu iddia ettiği kişilerin isimlerini verdi.
Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesince görülen "FETÖ/PDY'ye üye olmak" ve "Terör örgütüne finans sağlamak" suçlarından 25 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan 22’si tutuklu 104 sanıklı davanın yakalamalı sanıklarından iş adamı Halil Kadı , dün akşam üzerine avukatı ile birlikte Adliyeye giderek yargılandığı mahkemeye gelip teslim oldu. 17-25 Aralık sonrası FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in çağrısı üzerine Bank Asya'ya 50 milyon TL yatırdığı iddia edilen ve yargılama sırasında kardeşleriyle birlikte sahibi olduğu 2 şirketine kayyum atanan Halil Kadı’nın önce kimlik tespiti yapıldı. Endüstri mühendisi olduğunu ve tekstil işi ile uğraştığını belirtip, Türkiye’nin ilk endüstri mühendislerinden olduğunu ifade eden Halil Kadı, 1984 yılının sonunda Karteks şirketini kurduğunu ve başarılı işler yaptığını söyledi. İşlerinin büyüyeceğini görünce Kilis’te tüccar terzilik yapan iki kardeşini de yanına alarak 1986’da Karteks A.Ş ‘ye dönüştüklerini ve Adana Organize Sanayide 1989’da yatırım teşvik belgeli Türkiye’nin ilk ve tek en büyük iplik büküm tesisini kurduklarını ifade eden Halil Kadı, “İlerleyen zaman içerisinde peş peşe yatırımlar yaparak 1700-1800 kişiyi bulan çalışanı ile Türkiye’nin ilk 302’nci ve Adana’nın ise Sabancı kuruluşlarının ardından 2. Firması haline getirdik” dedi.
‘NE BİLİYORSAM SAMİMİ OLARAK ANLATACAĞIM’
Bugün eğitim ile ilgisi ve alakasından dolayı sıkıntılar yaşadığını belirten Halil Kadı, bu düşüncesinin ve inancının kötüye kullanıldığını, devletini, milletini seven her Türk evladı gibi kendisinin de bu yapıya kızgınlığının, kininin, düşmanlığının olduğunu söyledi. Halil Kadı, “Bu nedenle, bir zamanlar iyi niyetlerle içinde bulunduğum bu örgüt ile ilgili ne gördüm, ne duydum, ne biliyorsam hepsini samimi olarak anlatmak istiyorum” dedi.
ÖRGÜTÜN ADANA ABİLERİNİ AÇIKLADI
İş adamı Halil Kadı, örgütün yapısı, bölgedeki durumu ve il yönetimi ile ilgili ayrıntılı itiraflarda bulundu. Adana’nın daha önce örgüt açısından Konya’ya bağlı olduğunu belirten Halil K., 2015 yılında Adana il imamı Ömer Ekinci’nin Gaziantep’e görevlendirilmesiyle Adana’nı da Gaziantep’e bağlandığını söyledi. İşadamı Kadı, il abilerinin kim olduğunu itiraflarında şöyle anlattı:
“Bölge abisi (Konya) Hüseyin Kara idi. 2004-2008 yıllarında abilik yaptı. Denizli’den gelmişti. 1998-2002 yıllarında Yahya Karadeniz Kahramanmaraş’tan gelmişti. 2004-2010 Mustafa Alıç Osmaniye’den gelmişti. 2011-2015 Ömer Ekinci Kahramanmaraş’tan geldi. 2015 sonrasında da Hollanda’dan gelen Orhan Uyanık il abiliği yaptı. İl abisinin altındaki bölgeler ise üçe ayrılmıştı. Bu bölgelerin sorumluluklarını ise Barış Baltacı, Abdurrahman Başhi ve M.Ali Solak yapıyordu. İl abi yardımcılığı 2011 yılından itibaren oluşturuldu. Adana ili, merkez ilçelerin büyüklüğü, işletme ve üyelerin durumuna göre 3 veya 4 bölgeye ayrılıyordu. İl abisi yardımcıları olanların her biri bu bölgelerden birinin sorumlusuydu. Bölge sorumluları aynı zamanda sohbet hocalığı da yapıyorlardı. Bunun dışında bir de, esnaftan, iş adamlarından, belediyelerden, emniyetten, vs.gibi kurumlardan sorumlu kişiler atanır ve bunlara da, ‘Sen Belediyeden sorumlu Abisin’, ‘Sen, Emniyetten sorumlu Abisin’, ‘Sen, Esnaflardan sorumlu abisin”… denilirdi.”
‘FETULLAH GÜLEN İLE İL ABİSİ GÖRÜŞÜRDÜ’
Adana’da bulunan il abilerinden sadece Ömer Ekinci’nin sözde örgüt lideri Fetullah Gülen ile görüşebildiğini, il abisinin dışında görüşen olup olmadığını sadece il abisi Ekinci’nin bilebileceğini ifade eden Kadı, “Esnaflardan sorumlu kişi Kemal Elibal idi. Adana’daki resmi kurumlardan ve belediyelerden Cemal Soncu sorumlu idi. Bunu da, Türkçe olimpiyatlarında ve gezi organizasyonlarda Belediye başkanları ve bürokratlarla doğrudan ilgilendiğini gördüğüm için biliyorum. Diğer resmi kurumlarla ilgili sorumlu kişileri bilen Ömer Ekinci idi. Kendisi bu isimleri kimseyle paylaşmaz. Sadece kendisi bilirdi” dedi.
ÖRGÜTÜN MÜTEVELLİ HEYETİNDEKİ KİŞİLERİN İSİMLERİNİ VERDİ
FETÖ/PDY silahlı Terör Örgütünün İl Mütevelli heyetini Kemal Elibal, Cevdet Şeker, Fatih Alpçoğay, Cemal Soncu ve Ömer Ekinci’nin oluşturduğunu belirten Kadı, örgütün genel durumu ve işleyişi ile ilgili de şu itiraflarda bulundu:
“Bu yapının (cemaatin) Adana’daki tüm kurum ve şirketlerinin sorumluluğu, yapı tarafından görevlendirilen “İl Abisi”ndeydi. Abi denilen sorumlu ve yetkili kişi yapının kurumlarından birisinde sigortalı olarak çalışıyor gösteriliyordu. Tüm resmi makamlarda ve diğer kurumlarda temsil yetkisi abi diye bilinen bu şahısta oluyordu. Bu yapının bünyesinde olan kurumların (okul, yurt, şirket, dernek vs.) yöneticilerinin ve sorumlularının kim olacağına “Abi” karar verirdi.
Yapının içerisinde bulunan şirketlerin ortakları ise yerleşik esnaf ve işadamlarından duyarlı , sektöründe başarılı ve hayırsever kimselerden oluşuyordu. Bu şirketler ortaklarına kar dağıtma amacıyla hareket etmediğinden, faaliyetlerinde elde ettikleri dönem sonu gelirleri kar payı dağıtmadan şirketin büyümesi için yatırımlarında kullanılıyordu. Şirket ortaklarının şirketin mali yapısında para giriş-çıkışı pek olmazdı. İhtiyaç halinde isimleri ve nüfuzları kredi gibi kullanılarak kefalet desteği ve imzaları kullanılırdı. Ortakların kendi aralarındaki hisse devirlerinde dahi fiziki para giriş-çıkışı olmaz. İçerideki kağıt üstünde oluşan kar payları devri ile gerçekleşirdi. Sadece ortaklardan bu işlemler için rızaları alınırdı.
‘İL ABİSİ FAZLA ORTALIKTA GÖZÜKMEZDİ’
Benim gördüğüm kadarıyla İl Abisi çok fazla ortalıkta görülmez, çok kimselerle muhatap olmaz, kurumların genel sevk ve idaresi ile ilgilenirdi. Kurumların dışarı ile olan işlerinin yürütülmesini Abi yardımcısı olan kişiler yaparlardı. Biz de bu “Abi”leri yılda üç- beş kez ziyarete geldiklerinde veya geniş katılımlı büyük toplantılarda görürdük. “Abi” denen şahıslar 5-6 yılda bir değişir ve yeni geleni eski abi yanına alarak kurumlara ve şirket ortaklarına tanıştırırlardı.
Bu yapı bünyesinde olan kurumlardaki ana prensip; her kurumun kendi yönetimi ile kendini büyütmesi ilkesine dayanıyordu. Yani her kurum hem kendi varlığını başarılı bir şekilde devam ettirecek hem de büyüyecek, büyürken de kendi imkanları yetmiyorsa idarecileri ve çalışanlarından bir gönüllü ekip kurarak çevreden hayırsever kurum ve şahıslardan ayni ve nakdi yardım toplayarak hedefine ulaşmak idi. ”Işık Dershanesi Toros Şubesi” nin yapımında bu yöntem uygulanmıştı. Dershane imkanları yetersiz kalınca bir yerden binanın tabliye betonu himmeti, bir başka yerden tuğla yardımı, bir başka yerden binanın seramiği, bir başka yerden boyası, bir yerden kapı-pencere himmeti alınarak inşaat ancak 3 yılda bitirilmişti. Kurban bağışı toplama işleminde de aynı yöntem uygulanıyordu. Burs(öğrenci bursu) temini de aynı yöntemle yapılıyordu.”
HİMMETİ NASIL TOPLADIKLARINI ANLATTI
Örgütün ihtiyacı olan bütçenin ağırlığı ise sohbet toplantılarına katılan kişiler ile dışarıdan cemaate sempatisi olan hayırsever kimselerin yaptıkları bağışlarla olduğunu belirten Halil Kadı, “Bu şahıslar nakit para verebildikleri gibi ayni yardım, öğrenci bursu yardımı ve kurban bağışı da veriyorlardı. Yaptıkları bu bağışa veya yardıma “Himmet” deniyordu. Bu şahıslar himmetlerini bir yıl içinde nakit veya çekle ödeyebiliyorlardı. Himmet gelirleri düzenli ve planlı olmadığı için yapıda sürekli bir sıkışıklık oluşuyor ve zaman zaman bankalardan kredi kullanılıyordu.2007-2008 yıllarında Işık Dershanesi ihtiyacı için Türkiye Finans’tan yönetimin kefaleti ile biz de kredi kullandık” dedi.
ÖRGÜTLE BAĞLANTISI OLAN KİŞİLERİN İSİMLERİNİ VERDİ
Halil Kadı,, örgütle bağlantısı olduğunu iddia ettiği kişilerin isimlerini de şöyle açıkladı:
“Ahmet Coşkun (AGİD ve üniversitede yönetici sohbetlerine katılır), Ahmet Özgül (Burç Okulları ortağı ve Yönetim kurulu üyesi), Ali Koçaklı (Sohbetlere katılır, Burç Okulu Ortağı), Ali Kazım Başaran (Işık Dershanesi ortağı ve Dershane Mütevellisi), Aykut Fatih Doğan (Burç Okulları ortağı), Barış Baltacı (Sohbet Hocası), Bayram Ali Sivaslıoğlu (Burç Okulları ortağı), Cevdet Şeker (Sohbetlere katılır, Dershane mütevellisi), Abdullah Sadioğlu (Üniversite Muhasebesine bakar), Hakkı Polat (Sohbetlere katılırdı), Halil Oruçhan (Burç Okulları ortağı), Hüseyin Karabulut (Burç Okulları Ortağı, Sohbetlere katılır), Hüseyin Nuri Çomu (Üniversite Mütevellisi), İbrahim Orhan Gündüz (Işık dershanesi ortağı),, Mustafa Erhan Çetinus (Üniversite Mütevellisi), Savaş Daşkan (Işık Dershanesi Mütevellisi), Seyfettin Alpat (AGİD Başkalığı Yaptı), Şaban Üçgül (Kanuni Üniversitesi Mütevelli Heyet Üyesi), Tahir Acaroğlu (AGİD Başkanlığı yaptı), Yağmur Akküllah (Işık Dershanesi Mütevellisi), Zekeriya Karaduman (Işık Dershanesi Muhasebe ve Mali Müşaviri), Sultan Sözeri (Burç Okulları Müdürü)”
ÖNCE SOHBET SONRA MÜTEVELLİ
Sohbet toplantılarını aynı yönetimde bulunan veya aynı düzeyde bulunan kişilerin, haftanın belirli bir gününde bir araya gelerek (bir kurumda veya katılımcıların birinin evinde) yaptıklarını belirten Halil Kadı, toplantıda dini konuda sohbet yapıldığını, Fetullah Gülen CD’lerinin izlendiğini ve sonra da güncel konularda sohbetler yapıldığını söyledi. Bu toplantılarda sohbeti veya kitap okumayı öğretmenlerden birinin yaptığını, ifade eden Kadı, yapıya kazandırılmak istenen kişilerin öncelikle, sohbet toplantılarına çağrıldığını, burada kişilerin dini yönden eksikliklerini manevi olarak tamamlanmaya çalışıldığını, sonra yeterli düzeye gelince kendisinden ilk önceleri kurban, bağış, burs gibi yardım talepleri olduğunu, sonra iyice yapıya alıştığında kurumların birinde mütevelli yapıldığını anlattı.
‘SOHBETLERİ ÖĞRETMENLER YAPARDI’
Kendisinin katıldığı sohbet toplantılarını Perşembe günü akşamları dershanenin idari binasında veya katılımcıların birsinin evinde yapıldığını belirten Kadı, “Benim katıldığım sohbet toplantılarına; Mehmet Yazar, Nasıf Ünaldı, Kürkçü Behzat, Sefa Öge, Yağmur Akküllah, Muammer Çalışkan, Cevdet Şeker, Mustafa İnan ve Kemal Elibal katılıyordu. Yapıya kazandırmak için benim katıldığım sohbet toplantılarına birkaç kez davet edilen kişiler arasında 2013 yılı ve öncesinde Ahmet Tezcan, Abbas Altunbaş, Aydın Aras da katılmıştı. Sohbet hocalığını dershane öğretmenlerinden, Halil Öğretmen ile bazen de dershane müdürü Mehmet yapıyordu. Diğer sohbet gruplarına da aynı şekilde okul öğretmenleri ve dershane öğretmenleri giderdi. Ben de sırası geldiğinde kendi evimde çok defa bu sohbet grubunu misafir ettim.2013 yılından itibaren işlerimin yoğunluğu ve bazı özel sebeplerden dolayı sohbetlere gitmedim. Dershane ve üniversite mütevelliliğim devam etti” dedi.
ESKİ BELEDİYE BAŞKANI ÖRGÜTÜN OKULUNA KATKIDA BULUNMUŞ
FETÖ/PDY içinde olup da, tüm icraatlarında yer aldığını iddia ettiği Mustafa İnan, Fatih Alpçoğay, Ali Acembekiroğlu, Yahya Karadeniz ve Mustafa Alıç’ı dosyada göremediğini ifade eden Kadı, 17/25 Aralık öncesi tüm devlet yetkilileri ve kurumlarının bu yapıya yardımcı olduğunun bilinen bir gerçek olduğunu söyledi. Örgüte ait kapatılan Burç Okullarının İmar ve ruhsat işlemlerinde Seyhan Belediyesi eski Başkanı Azim Öztürk’ün ciddi katkıları olduğunu belirtti.
‘PARA VEREN DE VARDI DAİRE BAĞIŞLAYAN DA’
İş adamı Halil Kadı, örgütün himmet ve bağış toplantılarıyla ilgili de çarpıcı bilgiler verdi. Kadı, itiraflarına şöyle devam etti:
“Bu yapı adına toplanan himmet ve bağış toplantıları ağırlıklı olarak sohbete katılan insanlarla dışarıdan bu yapıya sempati duyan insanlardan oluşuyordu. Toplantıda yapı içerisinde uzun seneler kalmış ve tanınan bir şahıs önce dini bilgiler ağırlıklı manevi ve milli değerlere vurgulu ve etkili bir sohbet yapar daha sonra da himmet toplanırdı. Toplantıya katılan insanlar kendi mali imkanlarına göre bir rakam söylüyorlardı. Benimde katıldığım bir toplantıda, şu anda hatırladığım; Kemal Elibal bir daire bağışlamıştı. Yağmur Akküllah 150 bin TL , Muammer Çalışkan 60 bin TL , Mustafa Vural okul inşaatına demir ve beton bağışı yapacağını söylemişti. Savaş Daşkan 50 bin TL, Cevdet Şeker 50 bin TL, ve 200 adet öğrenci çantası, Hakkı Polat Elektrik malzemesi, Ahmet Coşkun 150 bin TL bağışta bulundular. Bu bağış(himmet) toplantılarında İl abisinin organize ettiği konuşmacılar; Mehmet Ali Şengül, Hüseyin Kara, Mehmet Ali Rıza, Nevzat Türk, Necdet İçel isimli Adana dışından gelen şahıslardı. “
FETULLAH GÜLEN’İ GÖRMEYE GİTMİŞ
ABD’ye örgütün lideri Fetullah Gülen’i görmeye gittiğini de itiraf eden Halil Kadı, “Amerika’ya ve Senegal ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ne Mustafa Alıç ve Muhammed Köleoğlu organizasyonunda Türk kolejinin açılışı için gittim. Bu seyahatte Hüseyin Nuri Çomu, Mustafa Vural, İsmail Safa İlday, Ahmet Coşkun, Muammer Çalışkan ve tanımadığım diğer kişilerle birlikte 7-8 kişi idik.5-6 saat bir süre kaldık. Yalnız orası bayağı kalabalık idi, gazeteci politikacı ve ilini hatırlayamadığım Ak Parti milletvekilleri vardı. Gazetecilerden tanıdığım Mahmut Övür ile Ahmet Taşgetiren ikilisinin Fetullah Gülen’e karşı saygılı ve nizami duruşları çok dikkatimi çekmişti. Biz oradan ayrılırken Türkiye’den bir bakanın ziyarete geleceğini söylüyorlardı” dedi.
‘BU YAPININ EN TEMEL ÖZELLİĞİ EĞİTİMLE İNSANLARDAN MADDİ KAYNAK ALMAK’
Bu yapının en temel özelliğinin eğitim ve öğretim hizmetleri gaye ve hedef gösterilerek insanlardan maddi kaynak almak olduğunu belirten Halil Kadı, itiraflarına şöyle devam etti:
“Hep almıştır. İnsanlara maddi bir şey verdiğini ben şahsen görmedim ve duymadım. Bu hususta insanların manevi ve milli duygularının kullanıldığı maalesef çoğu kimse gibi benim tarafımdan da ancak 15 Temmuz 2016’dan sonra görülmüştür. Yapılan Bu yardımlar, nakit veya çek ile oluyordu. Bu bağışları genelde sohbet hocaları elden toplardı. Bunun için herhangi bir özel yöntem ve kurum aracı olarak kullanılmazdı. Toplanan para ve çekler karşılığında herhangi bir evrak veya belge verilmezdi, işlemler tamamen elden ve açık yapılırdı. Çok nadiren bazı insanlar, elden vermedikleri için ayni yarım olarak ihtiyaca göre malzeme verebiliyordu. Gönüllülük esasına göre olduğundan evraklaşma kesinlikle olmuyordu. Toplanan bu paralar, İl Abisi yönetiminde, yurt içindeki kurumların ihtiyaçlarında, okul yapımında, yurt yapımında, talebe evi ihtiyaçlarında ve Türkçe Olimpiyatlarının giderlerinde kullanıyorlardı. Toplanan bu paraların İl Abisi tarafından, belirlenen bir kısmı ise (yüzde 10-15 lik kısmı) Adana ilinin baktığı yurtdışındaki okulların ihtiyaçlarında kullanılıyordu. Resmi İşlem yapma zorunluluğu olunca, harcama hangi kurum için yapılacaksa o kuruma para girişi, Bağış Makbuzu ile kurumun kasasına giriyor, oradan da kurum adına resmi olarak ödeme yapılıyordu. Yurtdışındaki okullara giden paralar, açık ve İl Abisi’nin görevlendirdiği kişiler üzerinden şahsi havale olarak gönderiliyordu. Yapının geliri, himmet ve hayır amaçlı bağışlardan olduğu için planlı ve düzenli olmuyordu. Toplanan para, çek ve ayni yardımlar, ihtiyaç yerlerine hemen gönderiliyordu. Sistemin sürekli borçlu olduğu söyleniyor ve bu yüzden de zaman zaman kurumlar adına bankadan krediler kullanılıyordu. Hatta çalışanların maaşlarını birer ikişer ay gecikmeli aldıklarını zaman zaman duyuyordum. Tüm bu şartlardaki yapının ödeme ve finansman planlamasını İl Abisi yapmaktaydı.”
ADANA, SENEGAL VE KONGO’DAN SORUMLU
Adana’daki yapının Afrika’da Senegal ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti ile Vietnam’daki okullara baktığını ifade eden Halil Kadı, bu ülkelerin zaman zaman iller arasında yer değiştirilebildiğini, buralarda açılan okulların ihtiyaçlarının karşılanması için Senegal ve Kongo’ya seyahatler düzenlendiğini, yurt dışı seyahatlerin çoğunun da bu amaçla yapıldığını belirtti.
FETÖ/PDY örgütünün, sektöründe başarılı, ünlü ve hayırsever, milli ve manevi değerleri üst düzeyde olan iş adamları ve esnafları öncelikle kazanılması gereken şahıslar olarak belirlediğini de itiraf eden Kadı, “Bu kişilerle özel olarak ilgileniliyordu. Bu kişiler kahvaltılara, yemeklere davet ediliyor, yapılan etkinliklere davet edilip özel ilgi gösteriliyor ve sohbet günleri de sohbete davet edilerek yapıya ısındırılıyor ve sonra da yapının bir üyesi oluyordu” dedi.
‘YURT DIŞI GEZİLERİNİN AMACI YÜKSEK MİKTARDA YARDIM SAĞLAMAK’
Örgütün, yurtdışı gezilerine özel bir önem verdiğini belirten Kadı, bu gezilere özellikle milli ve manevi değerlerine duyarlı hayırsever varlıklı kişilerin davet edildiğini, siyasilerden, bürokratlardan ve hatta Bakan, Vali ve Belediye Başkanı gibi üst düzey yetkililerin de katılımının sağlanarak, gezinin daha cazip hale getirildiğini anlattı. Kadı, “Buradaki amaç; Yurtdışında açılan okulları gezdirerek yabancı öğrencilerin başarılarını, milli ve manevi değerlerimizi öğrenmiş bir şekilde sunum yaparak, bu yapının ne derece büyük bir hizmet yaptığını gösterip, gelen heyeti milli ve manevi olarak etkilemek ülkeye dönünce de daha rahat ve yüksek miktarda yardım sağlamak hedefleniyordu” dedi.
ÖRGÜTE NASIL KATILDIĞINI ANLATTI
FETÖ/PDY örgütü ile 1997 yılında Kemal Elibal, kuyumculuk yapan Mehmet Yazar ve Kürkçü Behzat aracılığıyla tanıştığını ifade eden Kadı, örgüte katılmasını ise şöyle anlattı:
“Bu şahıslar beni Mahmutpaşa/Küçüksaat'taki Işık Dershanesi'nde bir akşam yemeğine davet ettiler. Yemek esnasında dershanenin yapısından ve amaçlarından bahsettiler. Yemek sonrası dershaneyi gezdirdiler. Küçük ve az derslikli bir dershaneydi. Daha sonraları birkaç kez daha yemekli sohbetli birlikteliğimiz oldu, sohbetlerimiz de hep eğitimden, ülkemizin ekonomisinden, kalkınmadan, gelişmeden, ticari ve sosyal konulardan bahsediliyordu. Hem bu konulara duyarlılıkları hem de dershanedeki talebelerin genel davranışları terbiyeleri vs. ben de olumlu bir kanaat uyandırdı. Ülkemize, milletimize faydalı eğitimli insanların yetiştirilmeye çalışıldığını gördüm. Ben işim ve hayat felsefem gereği eğitime çok inanan bir insanım. Eğitimli, bilgili ve ahlaklı nesillerin yetişmesinin ve de cehaletle fakirliği yenmenin ancak eğitimle olacağına inandığım için dershanenin çalışma tarzı ve prensipleri ilkeleri hoşuma gitti. İlerleyen zaman içerisinde dershaneye çok talep olduğunu ve dersliklerin yetmediğini, yeni sınıfların açılması gerektiği detaylıca yine bir yemekli sohbette anlatılınca bu talebi olumlu bularak ek sınıfların açılmasına karar verildi. Bunun için mevcut yerin alt ve üst katlarının kiralanarak büyütülmesi kararlaştırıldı. Bu aşamada benim de bu dershaneye ortak olarak destek olmamı talep ettiler. Ben de böyle güzel ve hayırlı bir işte olmayı kabul ettim. O günkü ortaklar hatırladığım kadarıyla; Orhan Gündüz, M. Nasıf Ünaldı, Savaş Daşkan, Yağmur Akküllah, Sefa Öge, Kazım Başaran, Harun Şenel, Cevdet Şeker idi. Ben 2009 yılına kadar dershanenin yönetim kurulu Başkanlığını yaptım. Bu yapının illegal yanını veya gizli ajandasının oluşunu ancak 15 Temmuz 2016 tarihindeki hain darbe girişimi sonrası televizyonlarda ve basında öğrendim. Malesef Cumhurbaşkanımızın dediği gibi kandırılıp kullanılmışız. Benim gibi milli ve manevi değerleri ile kandırılıp kullanılan insanlara ve onların ailelerine ve işyerlerine çok büyük zarar veren bu alçakları nefretle lanetliyorum.”
ESKİ CUMHURBAŞKANI GÜL REFERANS OLMUŞ
Örgütle bağlantılı olduğu için kapatılan Kanuni Üniversitesi’nin mütevelli heyetine dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün tavsiyesi üzerine girdiğini ifade eden Kadı, “Cumhurbaşkanımız Adana ziyaretinde bana, ‘sizin gibi işadamı patronların vakıf üniversitelerinde ve mütevellilerinde olmanız lazım, ekonomik güçlerinizi bu ülkenin kalkınması gelişmesi büyümesi için çok çok önemli olan üniversite eğitiminde kullanmalısınız. Şu fani ölümlü dünyada arkada bırakacağınız en önemli mirasınız bu olacaktır. Sizleri kurulacak olan üniversitenin mütevelli heyetinde görmek isterim. Bana da Ankara’da ne gibi bir işiniz düşerse hazırım” dedi. Bu hadisenin üzerinden birkaç gün geçmişti ki Ömer Ekinci ile beraber içlerinde Abdurrahman isminde bir şahsında bulunduğu bir heyet ziyaretime gelerek olayı duyduklarını ve benim üniversitenin heyetinde olmamı isteyerek onayımı aldılar. Üniversitenin mütevelli heyetinde benimle birlikte, Muammer Çalışkan, Hüseyin Çomu, Ahmet Nuri Sabuncu,, Şaban Üçgül, Ahmet Coşkun, Prof. Dr. Murat Görgülü, PRof. Dr. Osman Serindağ, İbrahim Taşkın, Prof. Dr. Turan Akbaş, Prof Dr. Mustafa Çeker ve Kamil Tanrıkulu vardı. Benim cemaat olarak bildiğim bu yapının eğitim kurumlarından olan sadece dershane ve üniversite ile ilgim alakam olmuştur. Bu iki eğitim ve öğretim kurumları ile olan ilgimin sebebini ve detayını tüm açıklığıyla ve samimiyetimle ifade ettiğime inanıyorum.”
FETÖ-ABD İLİŞKİSİ
İtirafçı iş adamı Kadı, ABD’lilerin örgüt ile ilgili Türkiye’ye gezi düzenlemeleri ile ilgili bilgiler de vardı. Kadı, bu konuda şu bilgileri aktardı:
“2012 yılında örgüte ait Işık Dershanesi Müdürünün kendisini arayarak, Amerika’dan bir senatör ve bir milletvekilinin eşleriyle birlikte Adana’ya geldiklerini, Dershaneyi ziyaret ettiklerini , ertesi gün Adana Valisini ziyaret edeceklerini oradan çıktıktan sonra da Organize Sanayi Bölgesine geleceklerini, benden müsait isem bu misafirlere fabrikayı gezdirip, öğle yemeği ikram ederek ilgilenmemi rica etmişti. Ben de kabul etmiştim. Ertesi gün Valilik Özel Kalemden beni arayarak Amerikalı misafirlerin valilikten çıktıkları ve bize doğru gelmekte oldukları haberi verildi. Bende misafirleri aldım, önce fabrikadaki üretim hattını gezdirdim. Fabrikayı ve üretim hattını çok beğendiler, benden firmamın borsada kota olup olmadığını sordular, hisse senedimizden almak istediklerini söylediler. Kendilerine öğle yemeği ikram ettik, yemek esnasında kendilerine uzun uzun Türkiye’yi ve Türk Ekonomisinin geldiği son noktayı anlattım. Kısaca Türkiye’nin eski Türkiye olmadığını çok iyi yerlere geldiğini ve de çok daha iyi yere gideceğini dilimin döndüğünce anlattım. Sohbet sonunda anladım ki bu kişiler, Amerika’da açılan Türk Kolejleriyle Türkiye’deki bu yapıya ait okulları karşılaştırıp mukayese edilmesi ve Türkiye’deki bu okullara karşı devletin, siyasilerin, halkın ve iş adamlarının bakış açısını incelemekteler. Amerikalılar, bizimle vedalaşıp Gaziantep’e gittiler. Türkiye’de yaşadığımız 15 Temmuz hain darbe girişimi sonucu bu Amerikalıların ziyaretlerinin de benim düşündüğüm gibi saf ve iyi niyetli bir amaç için olmadığını, buradan elde ettikleri bilgi ve gözlemelerle, hain FETÖ’ yü ülkemiz aleyhine daha etkili kullanabilmek amacıyla yapıldığını düşünüyorum.”
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.